Yıl: 2016

  • Uyuyamıyordu

    Uyuyamıyordu. Dönüp dururken saate bakmak da içinden gelmiyordu, ya yine sabahın altısı olmuşsa? İçtiği her yudum kahve için kendine bir kez daha lanet etmek istemiyordu. Şu horozları biri susturmalı, civcivin olmadığı bir yerde horoza ne gerek vardı? Horoz bombası biyolojik silah tanımlamasına girer mi acaba? Gerçi insanlar ölüm karşısında bu kadar duyarsızlaşmışken hiç kimse 3…

  • Adam

    Adamın avuçları kanıyordu Umudunu avuçlamıştı sadece Hoş umudun bir şey yaptığı Yoktu Yokluktaydı işte Bir söğüdün gölgesindeydi Sahi söğüt ağacı kaç yapraktır Yeter mi tüm söğütlerin yaprakları Her bir umuda Yok yok leylak ağacının kokusunda Leylak kokuları niye uçmaz uzağa Umudun yakında olduğunu mu söyler Uzağa gitme güzeli görmeye Yanımda kal mı der Bir rüzgar…

  • Erik Ağacı

    Erik ağaçlarının varılmazına Vardığımda İstediğimi yapma kudretiyle dolacağımı sanırdım Sanırdım… İstediğim gibi sevebilecektim Ya da öyle bir şey Hoyratça gülüşlerim olacaktı. Bir erik kopardığımda Sadece onu yemeyecek İstediğimi yiyebilmenin saadetini de Katacaktım lezzetine. Leyli bir vakitte Islığımı salacaktım sarhoş naralara O erik yendiğinde olacaktı. Yükselmek için bir kucağa Koparmak için bir çift şefkate İhtiyacım olmayacaktı…

  • Güzele Güzelleme

    Esmer teninde yandığım Sebepsiz heyecanlarım Ah zulümsüz çektirişlerin Tasasız başımın tasası Boşvermişliğimin son durağı Özgürlüğümü perçemine sattığım Kehanetlerimin iyimser yanı Kamburu çıkmış hayallerimin Soytarıya dönüşü Şiirlerimin öznesi Sevda sözlerimin nesnesi Gidişlerimin varışı Gelişlerimin tümcesi Kışımın baharı İçimdeki sufinin dergahı Dergahsızlarımı teselligahı Gülüşlerinde ömürler yitirdiğim Vedalarında cinayetler işlenen Sana diyorum Sana

  • Ölü Zaman Meczubu

    Suyu bayatlamıştı Bir parça kömürün çektiği son çizgiler Emelsiz bir hayatın yırtıkları gibi eğretileşmiş Ecelin acziyetiyle ihtişamı arasında kalmış bir kürek mahkumu Gökyüzünün mavisi ile karası Önüyle arkası gibi sıradanlaşmış Düşünüyordu belki Bir trajedi kaç perdedir Ve neden hep asillerin ölümü deprem yaratırdı Gündüz müydü yoksa gece Kaç karanlık zihnin dehlizinde Maşuklar son voltalarını atmıştı…

  • Eylemler ve Güller

    Güldü Yaşama sevincini katarak Gözlerinin nuruna Düşündürdü Mesafeler ölçülür şeydir Bir yoldan bir yola kaç metredir Peki ilahinin nişanesi bir benden bir bene menzil Bir ömür yeter mi Kuytusunda yatmaya Baktı Kanunsuz mülteciler gibi Kaçak, kaçamak Saklısında zihninin Mahkum bir anarşik İçti Çayından bir yudum Yerçekimine inat Yazılmış tüm doğrulara lanet Newton’a küfretmiyordu belki Ama…

  • Kirli Bir Adamım Ben

    Kirli bir adamım ben, pis Son pembesini yeşertmiş bir zakkum Son yaprağının ahengini izleyen bir çınar                                                                                            kadar kötü Son lokmayı ham yapmamış çocuk kadar Maviliklere kulaç atmayan son yaren gibi                                                                                            Kötüyüm                                                                                            Hayalsiz Son nikbinlik tohumunu ağulamış Son çayı soğutmuş Giderken elveda dememiş Kursağındaki yemi yavruları yerine Metresine sunmuş kuş kadar                                                                                            acımasız Titreyen mumun isli hayalinde…

  • Garip Saatler

    Ecinnilerin uykuya daldığı karmaşık ve karanlık saatlerdeyiz. Son sarhoşlar voltasını dar kaldırımlarda atıp hafakanların yanında garip uykularına daldılar. İn cin top oynarken ilk cam kırılmasıyla uyanan köpekler alışkanlığın vermiş olduğu rahatlıkla tekrar daldılar uykularına. Yolların karanlık noktası sonsuzluk hissiyle birleşip hiçlik çukuruna doğru gösteriyordu menzili. Birazdan bir saatin alarmı gibi programlanmış saba makamı ehli imanları…

  • Araf

    Bir yanımda Aras akarken bahar coşkunluğuyla Bir yanım Uruguay’ın zafer türküleriyle şakıyor Güneşin doğduğu yerde ışığı avuçlayıp Bir yandan battığı yerde kalbim nuruyla doluyor Ölüm acıdır diyorum Ya ölümler çok mu tatlı Toprağımı kucaklıyorum Ama bir adım öteye götürmeye mecalim yok Şeriati’yi dinliyorum Bizi rahatsız etmeye gelmişti Bic marka kalemiyle rahatsız yumdu gözlerini Sevmediğim toprakların…

  • Fakirsen Eğer

    Fakir bir ailenin fukara bir hayatında büyüdüğüm söylenebilir. Belki fakirliği iliklerime kadar yaşamadım ama fakirliğin ne demek olduğunu birçoğundan daha çok bildiğim söylenebilir. Öyle fakir, mağdur, mazlum edebiyatı yapmaktan hiç hoşlanmam ama gerçekleri sonuna kadar severim, çünkü bizi saran dört bir yanımızda sürekli duranlar, gerçeklerdir. Hani insanların eşit olduğunu savunan bir güruh var ya aslında…